Duyurular

Diğer Diller İçin Çeviriciyi Kullanın

Translate

SUN2


-------------
ANA BÖLÜM
KİRALANAN ARAZİ
-----------
Emekli olmuştuk...
Çocuklar büyümüş,dertler değişmişti,İş,Aşk hatta çocuklarımız evlilikten bahsediyordu...
Emeklilik...artık yıllarımızı verdiğimiz mesleğimiz yoktu...Hergün kalkıp işe gitmiyorduk..Hayatımızda müthiş değişiklikler başlamıştı..Biz yavaş yavaş bunun farkına varmaya başlamıştık.
İlk şoku belediye otobüsünde yaşadık..Artık öğretmen kartımız çalışmıyordu..Yani indirimli ulaşım yoktu artık..Aldığımız ücret azalmış ama otobüs ücretimiz iki katına çıkmıştı...
Belli bir süre böylece boş boş yatarak geçti...Bir şeyler yapmalıydık..

----------------
BURADAN SONRASI HAYALİMDİR (Bir gün gerçekleştirebilirsem çok sevinirim)
------------------

İzmire yakın deniz gören bir köy aramaya başladık,Toprakla uğraşalım,kirası ucuz olur...gibi nedenlerle ...
Sonunda ..
Gezdik,arkadaşlarımıza sorduk,soruşturduk...ve sununda Urlaya bağlı deniz kenarında Azmak diye bir yer vardı.Burası yerleşim yerlerinden oldukça uzak,çorak ve dağlık bir araziydi.Harika bir denizi ve küçük bir koyu vardı.
Devletten 50 yıllığına burada kocaman bir arazi kiralamıştık.Arazide ne su,ne de elektirik vardı...Ulaşım denizden Sığacığa(Seferihisar'a Bağlı),karadan ise bozuk yollarla Urlaya bağlanıyordu..

Ne yapacaktık...Öncelikle barınma için bir ev veya buna benzer bir yapı oluşturmamız lazımdı.
Düşündük taşındık,Masraflı bir işti bu ,Ne yapsak acaba.
Konteyner evler vardı.8-10 bin lira arasıda.Ulaşım çok kötü olduğundan nasıl getirecektik....

Karabağlarda oturan abimlerde çay içerken,
 Bahçe almışsın hayırlı olsun...Nasıl bir yer diye sordum...
Anlattı güzel fakat elektrik yok,yanından dere geçiyor..İşim zor olacak derken sordum.Konteyner evler var alalım sana deyince güldü...Onu bir sürü paraya alacaksın..Sonra Bir sürü paraya taşıtacaksın.yerini hazırlayacaksın..Bir sürü masraf ...Ben kolayını buldum....
Şaşırmıştım sordum..Nasıl....
Bir sürü hurdaya çıkmış otobüs var birini alıp koyacağım.Canım sıkılırsa da yerini değiştireceğim.Hemde taşıma parası vermeyeceğim.....
Olur mu ya böyle bir şey....Ne var kardeşim.Yaşı dolmuş otobüsleri hurdaya çıkarıyorlar..Yani trafiğe çıkamıyorlar...Ve parçalanıyorlar..Hurda fiyatına da satılıyor.....
Kafama yatmıştı bu fikir....
Bana çalışır vaziyette böyle bir otobüs bulabilirmisin....
Paradan haber ver Tabiki bulurum....
Sen araştırmanı yap...Buluncada beni ara......

Harika bir fikirdi..Hemde Elektiriği de vardı. Olurmuydu acaba....Otobüs bizim oraya getirilebilirmiydi...

Oğlumun denizde kullandığı küçük bir çadır vardı.Yüklükten arayıp bulduk,Kontrolünü yaptık...Bir de Artvinde çalışırken Ruslardan aldığım izci çadırı vardı 40 kişilik..Onu da bulduk...Suyumuzu yiyeceğimizi,kazma,kürek ve alet çantalarımızı aldık....
Sabahım karanlığında yola çıktık..Gün yeni doğmuştu ki biz araziye ulaşmıştık...Azmak kıyısına vardık..Köylülerin Azmak kıyısını kiralayıp tesis kurdukların gördük...Tesise girmek paralıydı,Ancak su,yiyecek  vs. bulunuyordu.....
Tesisi yöneticisiyle tanıştık ve yandaki kıraç araziyi de bizim kiraladığımızı öğrenince bizi tanımaya çalıştı...Ne idüğü belirsiz insanlar buralara gelip yerleşiyor,buranın huzurunu bozuyor....Kusura bakmayın o yüzden sizi böyle sorguya tabi tuttuk...Sizi ve ailenizi sevdik..Bir ihtiyacınız olunca yardımcı oluruz...
Neyse biz tanıştıktan sonra Bize ait bölüme geçip  tesislerden çok uzak olmayan bir bölüme yerleşmeye karar verdik....
Ben çadırla çok aşina birisi değildim...Bizim oğlanlar hemen yeri temizlediler.Taşlık bir alan olduğundan kazma ve küçük çapalarla taşları toparlayıp yeri olabildiğince düzelttiler..Ve Küçük çadırı kurdular...Yatacak yer hazırdı....
Büyük çadır için hemen üzerindeki biraz düz olan araziyi de temizleyip kurduk..Bu büyük çadır bizim için çok önemliydi..Arabayı da içine koyabiliyorduk.O bizim yaşam alanımızdı...Malzemeleri boşalttık,Gölgeliklerini kurduk...Saat 10 olmuştu...Dinlenmeye çekildik..Yani tesise gidip güzelce bir çay içtik...
Tesis sahibi Erkan bey de bize katıldı.Abi kusura bakma ama bu çorak arazide ne işin var.Gelseydin biz sana köyden güzel bir yer verseydik...
İnşallah oda ulur dedim...Ama yer alacak paramız mı kaldı.Emekli olduk ev kredisini öde,Diğer kredileri öde.İnan ki elimizde çok bir şey kalmadı..O yüzden kiralama yolunu seçtik....
Abi buradan bir halt olmaz...Ne birşey yetişir.Nede denizi var.Burası çok rüzgar alır..Senin arazide su da yok,zaten çıkmasıda zor.Çıksa bile tuzludur.
Çok büyük hata yapmışşın..
Ben de emekli olunca yapacak birşey bulamadım.Buralarda oyalanacağız..Yoksa ben yıkılır,aniden çökerim..Sayenizde deniz de yapmış olurum..Hiç olmazsa harika bu koydan yararlanmış olurum...
Yalnız biz burada tatilci değiliz biliyorsun.Öyle her gelişimizde giriş parası alırsan biz şimdikten batarız...Abi öyle şey olurmu...İstediğiniz zaman gelin.Hatta kalabilirseniz burada yatın..Yeriniz size zor yetiyor....Bak orada bungalovlar var birini size sezonluk kiralayabilirim...Bakalım olmazsa öyle yaparız.....İstediğiniz zaman gelin,Denize girin biraz soğuktur ama çok temiz ve güzeldir...

Bizim çadıra geldik..Araziye bakıp moralimiz çok bozuluyordu..Bir keşif gezisi yapmaya karar verdik..Büyük bir tepe,balık sırtı gibi çok dik olmayan,bir tarafı denize dayanıyordu.Deniz tarafı sarp ve dik bir bölgeydi ve kıyıları denize inmeye çok müsait değildi..Sırtın deniz tarafı çalılarla kaplıydı.Denizden uzak tarafı küçük bir vadi şeklinde çukur bir arazi ve içinde bodur bazı bitkiler vardı..Yani  kıraç ve oldukça çıplak bir araziydi...
Oysa biz bağ,bahçe işleriyle uğraşacaktık...Ama illa da deniz görsün istiyorduk...Tüm kıyılar birileri tarafından tutulmuştu..Yeşil alanlar,sulu alanlar kapışılmıştı...30 yıl karı koca çalıştıktan sonra...küçük bir bahçe bile alamamıştık...
Tesadüfen okulumuza ek bina inşaatı yapılacaktı. Alanda bulunan  çamları kesebilmemiz için gelen orman bakanlığı yetkilileriyle sohbette böyle arazi kiralama yöntemini duymuştum...Onlar sayesinde bizim olmasa da kıraç,kurak,ama denizi gören bir arazi şimdilik bizimdi...Ne yapalım hiç olmazsa tatil yaparız..Burası Azmak koyu gerçekten harika bir yermiş....

Arazi keşfinden sonra çadıra döndük...Plastik sandalyelere oturarak denizi seyrettik...Nefis bir manzara vardı.Deniz yatıyordu...Hanım çok güzel bir yer ama burada biz ne yapacağız...Tekneyle Sığacığa geçebilsek ben de annemde kalsam...Ne güzel olurdu...Harika bir fikirdi.
O da olacak inşallah.
Soğuk bir portakallı gazoz yudumladık.Çok büyük hayellerimiz vardı ama arazi bizi çok korkutmuştu...
Kalktık yaşam alanlarımızı düzenlememiz gerekiyordu.Tesisin yakınımızda olması bizi rahatlatmıştı..
Çadırın önünde oldukça geniş bir alanı çapalarla temizledik..Sıcaktan çalışılmıyordu.Ter içinde kalıyor,alışık olmadığımız için de sık sık mola veriyorduk.Bir günlük suyu iki,üç saatte tüketmiştik..
Avuçlarımız da yanıyordu..Çapaların sapı bu nazik,alışık olmayan ellerimizi kabartmıştı...
 Biz de mola verip tesise oğlanların yanına gittik....
Erkan bey güldü..Nasıl gidiyor..
Valla  çok zor be ..Avuçlarımız yanıyor...
Erkan bey baktı avuçlarımıza,hemen içeri girip bir parça buz getirdi.Küçük bir beze sarıp bize verdi.
Hayırdır bunlarla ne yapacağız...
Erkan bey yine güldü. Hocam bunları avuçlarınıza koyun,çünkü birazdan su toplarsa bir daha hiç bir iş yapamazsınız.Müthiş de acı çekersiniz....
Buzlu bezleri avuçlarımıza sarınca yanma geçmeye başladı....
Erkan bey bu sıcakta çalışılmaz Allah korusun..birde güneş çarpar...Akşam serinliğinde veye sabah serinliğinde çalışın.Daha verimli olur...Şimdi denizin,doğanın sessizliğin tadını çıkarın....
Hocam tavla bilirmisin.. Tabi ki dedim ve Erkan beyle tavlaya tutuştuk...Hanım da çocuklarla denize girdi...
Tesis baya kalabalık sayılırdı.Bu yolu bile zor olan ücra yeri birileri çoktan keşfetmiş hatta her sene gelen bile vardı.Aile gibi olmuşlardı.Bir de gezginci öğrenci ve birkaç da yabancı bulunuyordu...
Biz yine çadır alanımıza geldik..Ben oltaları ayarlayıp bizim oğlanlara görev verdim..Balık tutacaklardı...Ama yem almamıştık...
Büyük oğlum Barış: Baba dayım bir keresinde tavuktan yem yapıyordu..
Hanım evet tavuğumuz var...Buzluktan tavuğun beyaz etinden yem yaptık...Oğlanlar da kendilerine balık tutabilecekleri bir yer bulmaya gittiler...
Yorgunluk iyice çökmüştü...Çiğdem arabanın koltuklarına uzandı..Ben de sandalyeden onu seyrederken içim geçmiş..
Birden gürültüyle uyandık...Bizim oğlanlar iki tane balık tutmuşlar neşeyle bizi hadi kalkın akşam nevaleleri hazır....
Kalktık su ter içinde kalmışız.Bir de her yerimiz kaşınıyor.Anladık ki sivri sinekleri bayağı beslemişiz...Bu demekti ki akşam ziyaretçilerimiz olacak.Ciğdem kov aldık mecburen süreceğiz...
Arabadan mangalı kaptık...Yerini hazırlarken oğlanlar biraz çalı çırpı topladılar.Çiğdemde balıkları temizledi...
Su ne kadar kolaylıkmış.Çeşme harika bir şeymiş.Şu hale bak...Taşıma su ne zor bir şeymiş...Balık temizlemek bile burada çok zor...Neyse ki tuzlu da olsa tesiste su vardı...Her gidişimizde su getirmek zorundaydık...
Mangalı hazırlayıp balıkları pişirirken hava kararmıştı.Harika bir manzara eşliğinde mangal partisi çok güzel olmuştu..Bulaşıklar yıkanmalıydı,çöp için bir yer yapılmalıydı..
Arabanın kedi gözlerini açtık ve aküden kabloyla ışığımızı çadırın önüne yerleştirdik....

Tuvalet ayrı bir sorundu...
Akşam olunca yıldızlar harika görünüyordu.Ampul gibi parlıyorlardı.Yıldızları seyerederken müthiş bir sessizlik hakim olmuştu..Hepimizin uykusu gelmişti...Sinek kovucuları sürüp,herkes yerini buldu ve uzandı...Dışarıda yatmak çok tekin değildi...
Gece küçük tuvaleti gelen çıkıyor ve araziye yapıyordu..Sıkıntıyı hanım çekiyordu..Çünkü onunla mecburen ben de çıkıyordum...
Sabah ilk ışıklarıyla uyandım.Ama kalkamıyorum.Her yerim tutulmuş.Vucudum alışık olmadığından ağrılarla kalktım..Baktım güneş yeni doğuyor...Şaşırmıştım...Evdeyken gece yatmaz,sabah da pardon öğlene doğru kalkıyordum..Günün doğuşunu bayağıdır izlememiştim...
Bir baktım ki bizim küçük oğlan homurdana homurdana geliyor.
Ne oldu diye sorunca.. Ben dün yanmışım gece boyunca cebelleştim...Yanık kıremini süre süre nerdeyse bitirdim.Sıcak ve sivri sineklerde cabası.Tuvalet ayrı bir sorun...Ev ne güzelmiş yavvvv.
Burası ne yer yaaa diye serzenişte bulunuyordu..Ulan bilgisayarda adam gibi çalışmıyor...
Eeee vın vardı.İnternetede girebiliyorsunuz.
Arabdaaki aparatla bilgisayarda çalışıyor...
Burda bilgisayar hiç zevkli değil.Yatak desen ayrı bir sorun.......
Allahtan doğayı seven bir çocuktu Başar.Ama tez canlıydı.Yalnızlığı seven çok zeki bir adamdı.Zekası ona hep sorun yaratmıştı...
Başa çıkabilecekmisin deyince..
Sorun yok en kötü anneanneme giderim....Dayanırım ama ne kadar bilmem...Felaket acıkmışım...
Neyse hazır sandaviçlerimiz vardı.Bana da getir de yiyelim..Kahvaltı ne zaman yaparız belli olmaz....
Arabanın da aküsü bitmişti.Biz yedek akü getirmiştik..Başımıza bunun gelebileceğini biliyorduk..Allahtan gece cep telefonlarımızı arabadan şarj etmiştik...
Hadi annenleri uyandırmadan tesisten hem su getirelim,hemde çay içelim....
Tesise gittiğimizde sabah sporu yapan birkaç kişi dışında kimse yoktu...Ama çay ocağında genç bir oğlan vardı..Sonradan öğrendik Erkan beyin oğluymuş..Abi biraz bekleyin çayı yeni demledim otursun....
Biz bu arada tuvalet ihtiyacımızı giderip..elimizi yüzümüzü güzelce bir yıkadık...Sularımızı doldurup hazırladık...
Deniz manzaralı harika bir de çay içtik.....Geri döndüğümüzde çiğdem kalkmış oda atıştırıyordu.Barış sa hala uyuyordu..Top atsan duymuyor,derin bir şekilde uyuyordu....
Çocukluklarını hatırladım...İkisi de harika çocuklardı..
Ortalığı toparladık sessizce..Çiğdemi Başar tesise tuvalete götürdü.Ben de o arada çay demledim.Öğretmen hastalığı bu çay içme.Her 40 dakikada bir teneffüslerde çay içi içe alışmıştım.Çaysız duramıyordum...Sabahın güzel ışıklarıyla taze çayı deniz ve doğa manzaralı içmek içimi rahatlatmıştı.Şehrin o kalabalıklığı.otopark sorunu,kavgası,gürültüsü,koşuşturması buralarda yoktu..Ama biz insanlarla iç içe olduğumuzdan toplumu,insanları özlüyorduk..
Sessizliğin ve hafif hafif esen rüzgarın tadını çıkarıyordum..Huzurluydum...Ama tedirğindimde bir yandan..Merak ediyordum bizimkilerin düşüncesini...
Barış da uyandı..Annenler tesiste istersen git tuvaletini yap,elini yüzünü yıka....
Ben burada hallederim işimi deyip çıktı...
Başarla annesi geldiklerinde onlara da birer çay koydum.Barışda yüzünü yıkamış ayılmaya çalışıyordu.Masada aile toplanmıştı..Birbirimize bakıp düşüncelerimizi sorguluyorduk...Barış homurdandı..Bu ne yaaa..Her yerim tutulmuş,sırtım yanıyor...O da bir sandaviç aldı ve yanımıza oturdu...
Bayağı bir sessizlikle çaylarımızı yudumladık..Başar tesislerin olduğu yer güzel,ama burası bir felaket...Barış daha uyumlu davranarak o da serzenişte bulundu.Çiğdemse böyle bir yeri çok sevdiğini ancak şartların zor olduğunu söyledi...Asıl sıkıntıyı kendisinin çekeceğini....Çamaşır ,bulaşık,su,tuvalet,sivrisinek,elektirik...ooooo saymakla bitmez....
Buralarda bakkal çakkal da yok..Allahtan tesis var ama o da para kazanmak istiyor.Her şey ateş parası....İşimiz çok zor..
Evet haklıydılar...İşimiz çok zordu...Ne yapacaktık...Vaz mı geçecektik...Kolaydı vazgeçerdik...Tesisten bir yer tutup tatil yapar İzmir'e dönerdik....
Yavaş yavaş hepimiz bu işin olmayacağına karar vermeye başladık... Bari tadını çıkaralım....
Hadiii Barış aküyü getir..Arabayı çalıştıralım da akü dolsun...Dışarıdaki aküyle arabayı çalıştırdık.
Rolantide çalışmaya bıraktık..
Ne yapalım bugün. diye sordum...
Çiğdem önce alışveriş yapmalıyız.Herkes ihtiyacını belirlesin..Sonra en yakın köye gidelim...
Arabayı hazırladık.Tesise inip en yakın yeri öğrendik.Barışda gooğle mapstan yerimizi belirledi..
Yola çıktık..İne çıka sonunda bir köye geldik...Sorup soruşturduk.Büyükçe bir bakkal bulduk.Çok şey de alamıyorduk.Çünkü buzluğumuz yeterli değildi ve hemen bozuluyorlardı..Gözünü sevdiğim buz dolabı.Meğer ne kadar gerekliymiş..Eskiden ne yapıyorlarmış..
Sonunda bir evin bahçesinde de güzel bir kahvaltı yaptık.Harika yerler doğanın içinde,meyve bahçesinde,yeşil ve huzurlu bir yerde.Sıcacık yeni çıkmış taze ekmekle,zeytini,peyniri,tereyağı,balı,doğasıyla tam bir anadolu köyünde kahvaltı yaptık.Aileyle tanıştık.İzmirde otobüs şoförlüğünden emekli bir aile,bahçesini kahvaltılık yere çevirmiş.Tabi onlar hafta sonları için hazırlıklıymışlar.Böyle ara günlerde kahvaltı vermiyorlarmış.Bakkal sağ olsun.Rica etti de biz de harika bir kahvaltı ve insanlarla tanıştık.
Yıllar sonra sütle kahvaltı yapmıştım..Bizim çocuklar bu süt kokuyor diye içmemişler çay içmişlerdi.Haklıydılar yıllarca işlenmiş süt içmişlerdi...Bu süt onlara güzel gelmiyordu.Ama çiğdem le bana harika geldi.Yıllarca karadenizde çalıştığımızdan biz alışıktık.Süte,kendimizin yaptığı yoğurda,tereyağına...
Daldım birden...eskilere gidiverdim...Bizim evin bahçesinde kuyu vardı,çıkrıklı ve lastik kovalı..Karpuzu fileye koyup kuyuya salardık soğusun diye...Uzay yolunu izlemek için komşuya yalvarırdık.Tek televizyon onlarda ve siyah beyaz....Bazen bıkar bizi seyretmeye almazdı Almancı komşumuz.
İlk göreve başladığımızda Sakaryada kıyma almıştım.Ertesi günü sıcaktan bozulmuştu.Bizim de buzdolabımız yoktu.İlk maaşımızla hemen bir buzdolabı almıştık..Sene buzdolabına çalışmıştık...
Burada gördüm ki ne nimet içinde yaşıyormuşuz...
Alışverişten sonra yine döndük bizim çorak yerimize.Hemen tesise gidip Erkan beyi bulduk ve bir yer kiraladık sezon boyunca.Tahta bir evdi.Yatakları vardı.Ortak tuvalet ve mutfak,duş...Tabi dinlenme yerleri...Bizim araziye en yakın ve tesisin denize en uzak eviydi bizim tuttuğumuz.Tabi daha ucuzdu.
Hanım ve çocuklar çok sevinmişti....Sabah Sığacığa tekne varmış.Akşamda geri dönüyormuş...
Neyse yeni yerimize yerleştik.Ama çadırları ve aletleri orada bıraktık.


0 yorum:

Yorum Gönder