Duyurular

Diğer Diller İçin Çeviriciyi Kullanın

Translate

SUN6


-------------------------------------
SU POMPASI VE FIRDÖNDÜ
--------------------------------------
Sonunda abimler oğluyla  ve kardeşim Erdoğanla birlikte geldiler...Çocukluğumuzdaki gibi kardeşler,hatta sülale bir araya gelmişti...Buranın bize bir faydası da bizi bir araya getirmesiydi...Yıllar sonra bir arada ve birlikte bir şeyler yapıyorduk.Hepimiz heyecan içinde ve mutluyduk...
Malzemeleri indirmeye başladık..Dostlarda hoş geldiniz diyerek yardıma geldiler...Taşıdıklarına bakıp bunlar da ne diye soruyorlardı..Biraz sabırlı olun,bitince göreceksiniz...Değişik birşeyler göreceksiniz...Bana sakın deli demeyin...Zaten yakında adım deli öğretmene çıkacak....

Tüm malzeme boşaldıktan sonra kahvaltı ve gelsin çaylarrrr...
Biz erkekler malzemelerin yanına geçip...Proje çizimlerini çıkardık...Nasıl yapacağımızı planladık,iş bölümü yaptık...Yeğenim Murat,Nihat,Bizim oğlanlar Barış,Başar, bizde üç kardeş Pervanenin(fırdöndü) ve su pompasının montajını yapmaya koyulduk....
Fırdöndünün yerini zaten hazırlamıştım.Malzemeleri orada montaj yapacaklardı..Önce tabanı yerleştirdik.Önceden hazırladığımız betondaki vidalarla sıkıca sabitledik..Ortadaki bilyeli dönen ana demiri yerleştirdik...Kontrolünü yaptık,dönüşü mükemmeldi..Hififce dokunuşla bile mükemmel dönüyordu..Bir metre boyundaki bu orta bölüme yarım ay şeklindeki,soyulmuş portakal kabuğu gibi kanatları birer birer yerleştirdik.Somunlarını sıkarak sabitledik.On iki kanat vardı bu sistemde...Her kanadı yerleştirirken karşılıklı olarak montaj yapıyorduk.Ağırlık dengesini de kaçırmıyorduk.Bayagı ağır olmuştu...Dönecek miydi?.Her kanat yerleşiminde elle döndürüp deniyorduk...Sonunda bittiğinde elle itip döndürdük.Harika dönüyordu..
Bir süre sonra duruyordu.Çünkü öyle bir hava vardı ki..Hiç esmiyor.Deniz de çarşaf gibi yatıyordu...
Biraz bekledik...Dönmüyordu...Hevesimiz kırılmıştı....Birazcık dönse mutlu olacaktık...Dönsün diye hep birlikte üflüyorduk..Biraz kıpraşıyordu....



Biraz moral bozukluğu,biraz hayal kırıklığı  ile dinlenmek için soğuk bireyler içmeye başladık..Hepimizin gözü fırdöndüdeydi...
-Merak etmeyin...Ben onları çatılarda hep izledim...Biraz rüzgar çıksın dönecek..Bu gün hava çok durgun...Öğleden sonra saat 4-5 gibi rüzgar çıkar buralarda....
-Abim hadi yeter dinlendiğimiz..Su pompasına geçelim..Benim asıl merakım bu....
Pompanın parçalarının başına geçtik...Bir küçük saç bidonun yarısını hava balonu yapmıştık...Yani bu bizim dubamızdı...Suyun üzerindeki plastik top gibi olacaktı....İki metrelik silindir asıl bizim aletimiz oydu.Bisiklet pompasının büyüğünü yapmıştık...Tulumbaları bilirmisiniz.Eskiden kuyulardan su çekerdik.. Silindirin ortasındaki mil aşağı indiğinde keçenin üstüne su dolar yukarı çıktığında suyu da çeker,çekiş sırasında aşağıdaki su tekrar silindire dolar..Bu aşağı yukarı hareketle su çekilirdi..Yada bisiklet pompasındaki hava gibi..Bir taraftan dolan havayı diğer taraftan sıkıştırarak hava basardık...Bizim silindirdeki inme çıkmayı suyun dalgalarla dubayı yukarı aşağı hareketinden yararlanarak içindeki suyu sıkıştırıp bizim en yüksek tepeye su pompalamak için kullanacaktık..
Birde denizin dibine yerleştireceğimiz ağırlıkla ve çapalarla bu pompayı suyun içine yerleştirecektik.Silindirin altında ...Süzgeçli,delikli bölümden su girecek.Üst taraftaki delikten yukarı fışkıracaktı.Buraya hortum takılarak istediğimiz yere suyu ulaştıracaktık...
Kolay gibi görünüyordu...Sıkıntı denize sabitleme konusunda yaşanabilirdi...Pompanın montajı kolaydı..Süzgeç,duba ve silindir birbirine bağlanacaktı...
Uzaktan teknesiyle Reis göründü...Biz de pompanın parçalarını iskeleye taşıdık....
Reis selam vererek hazır mıyız diye sordu...
-Sen çay veya soğuk bir şey iç biz de  bunları tekneye yerleştirelim....
-Reis günaydın millet diyerek...Erkan beyin yanına yollandı.Erkan beyin sparişlerini de oğlu ve yanındaki genç adam taşıdılar...
Biz yüklemeyi tamamlayıp reisin yanına uğradık...
Ha be hocam hakket sen delisin ya...
Neden öyle dedin
Ben hiç böyle bir şey görmedim..Ha bu da Ali dalgıç...Sizin için getirdim...
Hoş geldin Ali bey...
Reis biraz anlattı.Dibe bir şeyler bağlayacakmışız.Hava durgunken hemen yapalım..
Olur.. Siz ne zaman derseniz gideriz...
Reis seslendi...Hopp. Hadi bakalım...Bir an önce yol alalım da bitsin...
Hep birlikte kalktık.Tekneye gittik...
Muratı da deniz kenarında en yüksek bölgeye gönderdik...-Urganı almayı unutma....
Tekneyle kıyıdan yavaş yavaş bizim arazinın içindeki küçük koya ilerledik...Bu koy u şeklinde küçük bir koydu.Kayaların arsında kıyıya inişi olmayan bir bölgedeydi...Tekneyi durdurduk...Ali dalgıç giysilerini giydikçe..Biz onu izliyorduk..Giysisini giydi,hava tüpünü yerleştirdi...
-Bize 4-5 metre derinliğinde kıyıya yakın bir yer lazım...Bu aleti oraya sabitleyeceğiz...
-Ben bi keşif yapayım,Siz keyfinize bakın...
-Paletlerini taktı ve suya daldı...
Biz de teknede koyun güzelliğini seyrediyorduk..
Yarım saat kadar sonra Ali dalgıç göründü...İşaretlerle bir şeyler anlatıyordu...
Reis oraya gelmemizi istiyor diyerek tekneyi çalıştırdı.Ağır ağır Ali dalgıcın yanına gittik..
Burada istediğiniz derinlik var...Kayalara da sabitlemek kolay.....
-Gönderin bakalım şu parçayı..
Hep birlikte vince bağlı parçayı suya bıraktık...Reis yavaş yavaş dip parçasını suya saldı...Sonunda zencir gevşedi...Dibe varmıştı....
Ali dalgıç...Sabitleme parçalarını alarak suda kayboldu....
Pompanın montajını tamamlayıp vince yerleştirdik..
Birkaç defa sudan çıkıp diğer parçaları alarak dalışlar yaptı...
Sonunda tekneye çıkıp biraz dinlendi...
Hallettim,Çapayı da kayalara yerleştirdim...Kolay kolay buradan çıkmaz...Oldukça sağlam oldu..Ağırlıkları da yerleştirdim...Bir yere gidemez....
-Salın bakalım şu ilginç aleti de halledelim diyerek suya saldı kendini...
Reis vinçle pompayı suya bıraktı...Silindir suya girdi...Sadece suyun üstünde duba kaldı...
Paslanmaz çelik halatla suyun yüksekliğine göre  pompa dipteki bölüme bağlandı...
Ali dalgıç çıktı,,,Oldumu..Tamam mı diye sordu...Gergince bağladım....
Dubayı suya gömmek için üzerine çıkıyorduk yine batmıyordu...Çok güzel olmuştu.....
Tepedeki Murat'a seslendik..
-Halatı salla
Murat bir ucunu kayalara bağladığı halatı savurarak bize doğru attı...
Halatı alıp su hortumunun bir ucunu bağladık..Hortumun diğer ucunu da pompaya bağladık...
Her şey hazırdı...Murat halatı çekerek ucundaki hortumu yukarı çekti..Tepeye bağladı....
-Tamam işimiz bitti....Gidelim dedik...
-Reis seslendi...Dubanın üstüne koyacağımız çubuğu takmadık...Doğruydu bu çubuk dubanın görülmesini sağlayacaktı...Çubuğu yerleştirdik.Uzuna da turuncu üçgen bir bayrak taktık..
-Bir de gece yanan ışık olsaydı iyi olurdu.Dedi reis..
Barış...Baba hani bahçe için güneş enerjisiyle çalışan ışığımız vardı.Onu buraya bağlayabiliriz...
Doğruydu ya bu led lambalar güneş enerjisiyle şarz oluyor, sensörü sayesinde de geceleri yanıyordu...
İnşallah onu da yaparız....
Ve tekneyi çalıştırdık...Tesise geri döndük...
Ali dalgıç hiç böyle bir şey görmedim...Başarırsınız inşallah..
Kıyıda Dalgıçla hesaplaştık helalleştik....
Reise seslendim Ali dalgıca iyi bak...Daha çok işimiz olacak onunla....
Hoşça kalın diyerek Reis tekneyi çalıştırdı....

Saat öğleni geçmişti...Bir şeyler atıştırdık...
Sorduk hemen
-Fırdöndüyü izliyormusunuz..Hiç döndü mü?...
-Bazen hafif hafif dönüyordu.Ama şimdi dönmüyor....

Hem tepeye tırmanıyor hem de fırdöndüye bakıyorduk.Ama nafile dönmüyordu....
Hep birlikte öbür tepedeki hortuma yöneldik...Hortumun başına geldiğimizde baktık su mu yok....
Hortum mu büküldü diye hortumu gözledik..Zaten bükülmez hortum almıştık...
Hortumda bir sıkıntı yoktu...Duba da aşağıda çok güzel görünüyordu...
Dalga olamadığından pompanın çalışması mümkün olmamıştı....Biraz bekledik..Nafile...Hevesimiz kursağımızda kalmıştı...
Bari denize girelim dedik...Hep beraber denize gittik...Deniz yatıyordu adeta...Yüzdük,eğlendik...
Okeye oturduk...İki masa okey kurduk...Oyuna dalmışken....
Başar heyecanla koşarak yanımıza geldi...
Bakın Bakın....Diyerek fırdöndüyü gösteriyordu...
Evetttttt Dönüyordu...Rüzgar gülümüz fırdöndümüz dönüyordu....
Okeyi bırakıp fırödöndünün etrafına gittik...Bordo rengiyle ışıl ışıl parlıyordu.Dönüşü öyle güzeldi ki..Kimse konuşmuyor sadece izleyip..çevresinde dolaşıyordu....
İzlerken birbirimizle çarpışınca kendimize geldik..Birbirimize sarıldık...
Oh be sonunda dönüyordu işte.....
Fırdöndü tamamdı...Acaba su pompası çalışıyormuydu...
Hortuma gittik...Baktık...su falan yok...Dubaya baktık...hafif bir dalga çıkmış..Duba da hafif hafif yaylanıyor...Ama hortumdan su gelmiyordu....
En azından pervanemiz çalışıyordu....

Gece yatmadan önce de hortumu kontrol etmiştim.Hortum ağırlaşmıştı.Ama hala su gelmiyordu...Biraz içim buruk ve kırılmış halde yatmaya gittim.....

Sabahın köründe...dürtülerek uyandım..Barış dürtüyordu...Sessizce
-Baba babaa kalk
-Ne oldu oğlum..Ne bu telaş Hayırdır...
-Hadi hadi kalk
-Gözlerimi oğuştura oğuştura yataktan kalktım.Barış dışarıda sabırsızlıkla bekliyordu...Hortuma gidelim...Su gelmiş...
Ne su gelmiş mi...Harikaydı bu..Hemen fırladık...Yaklaştıkça gördük yerler ıslanmıştı....Hemde çok ıslanmıştı.....Bu pompamızın çalıştığı anlamını taşıyordu...Evet hortumun ucu hala ıslaktı ve damlalar vardı.
Gece dalgalanan deniz pompamızı çalıştırmış ve suyu buraya kadar çıkarmıştı...Hem de bayağı çok su pompalamıştı....
Harikaydı bu duygu...Başarmıştık. Elektiriksiz suyu yukarı çıkarmayı başarmıştık.....
Dubayı gözledik...Yerindeydi..Hortum su dolduğundan kayalara yaslanmıştı....Sorun yoktu...Ama dalgalarda durmuştu......

Yalnız bir sorun vardı.Deniz suyu tuzluydu,toprağa zarar verebilirdi...Deniz suyu toprağa akmamalıydı...
-Şimdilik pilastik bir bidona dolduralım.Gelen fazla suyu tekrar denize gönderelim.
Hemen araştırdık,fakat depo yapabileceğimiz bir malzeme bulamadık...Hortumun ucunu denize bakan kayalara doğru çektik...Böylece pompalanan su tekrar denize dökülecekti..
Başarmıştık...Su istediğimiz yüksekliğe pompalanabiliyordu...Bizim için bu önemliydi....

Akıl akıldan üstündür derler..
-Başar havuz yapalım,hem de istediğimiz zaman yüzeriz...Suyu da belki kullanırız....
İyi fikirdi...Ama havuz nasıl yapılacaktı....Toprağı kazmaya karar verdik...Bir metre derinliğinde bir çukur yapacaktık...İçine de naylon serip bu çukuru havuz haline getirecektik...

Neyse önce kahvaltı yapalım dendi...Kahvaltı hazırlıkları yapılmaya başladı...İçimiz içimize sığmıyordu...Sabırsızlanıyorduk....Apar topar kahvaltı yapıp..Kazma,çapa ne varsa aldık.Sonra yer belirledik...Denize yakın,boşaltması kolay ve en yüksek noktaya havuz yapacaktık....
Bir önceki tecrübemizden öğrenmiştik..Kazma,kürek saplarını çok sıkmadan çalışacaktık...Yoksa avuçlarımız su toplayıp patlıyordu...
Tü diyerek avuçlarımızı tükrükleyip salladık kazmaları....İki kişi kazıyor,iki kişide küreklerle toprağı dışarı atıyorduk....Derinlikte anlaşmıştık ama ne büyüklükte yapacağımıza bir türlü karar verememiştik....İki metreye,iki metre genişliğinde yapmaya çalıştık....Daha 25-30 santim kazmıştık ki hava bayağı ısındı...
-Hadi mola verelim...Sıcak bunaltmaya başladı...
-Öğleden sonra 5 gibi tekrar başlarız...
Barış
-Baba hatırlıyormusun biz bahçede toprağı ıslatıp bekliyorduk...Toprak pamuk gibi oluyor..Kazması çok kolay oluyordu...İçine su dökelim...Geldiğimizde toprak yumuşamış olur...
-Evet hatırladımm..Biz dinlenirken toprak da yumuşar...
-Aferin..Aklınla bin yaşa...
Hemen su bulmaya gittik...Hatta bazen deniz suyu bile döktük...
Bu arada güzelce deniz keyfi yaptık....Oldukça mutlu ve neşeliydik....Bu işler yorucuydu ama kimse şikayet etmiyordu...Yıllar sonra bir arada hep beraber bir şeyler yapmak hepimize iyi gelmişti...
İlk geldiğimiz zamandaki düşüncelerimiz çok değişmişti...Çocukların çok sıkılacağını düşünmüştüm....Bilgisayar bağımlılığından da kurtulmuş sayılırdık...Öğlenleri sıcakta dinlenmeye çekilince bilgisayarlara takılıyorduk.Bu süre bize yetiyordu artık...Evdeyken başından ayrılamıyorduk..Şimdi başka uğraşılar vardı ve biz bu uğraşılardan mutluyduk...Yoruluyorduk ama bu yorgunluklar bizi mutlu ediyordu..Doğayla,insanlarla iç içeydik...Oysa apartmanda yaşam hiç böyle değildi....Neredeyse odalarımızdan çetleşecek hale gelmiştik...Yemekleri bile bir arada yemiyorduk...Birimiz sabah kalkarsa diğerimiz öğlene doğru kalkıyordu...Oysa burada gün doğarken kalkıtor,bir arada sofraya geliyorduk...Aslında konuşuyorduk.Düşüncelerimizi paylaşıyorduk...Tabiki bir işe yarıyorduk aslında...Bu da bize oldukça keyif veriyordu....Farkında olmadan sigarayı da azaltmıştık...Vücudumuz kendine gelmişti...Acıkıyorduk artık...
Kimimiz denize gitti,kimimiz okey,tavla oynadı,kimimiz bilgisayarına gömüldü,kimimiz şekerleme yaptı....
Saat beş gibi aletleri alıp tekrar havuz kazmaya gittik....Evet toprak oldukça yumuşamıştı..Ama kaya ve taş parçaları çok yoğun bir bölge olduğundan oldukça yorucuydu...Dinlene dinlene çalışıyorduk...
Hemen hemen 50 santim derinliğe ulaşmıştık ama iyice de yorulmuştuk.
Başar
-Gün kaçmıyor ya...Yarın devam ederiz...
-Haklısın günler mi tükendi..Ne acelemiz var...Bu günlük yeter.
Giderken pompanın hortumunu da kazdığımız çukura yerleştirdik.Artık su bu çukura dolacaktı....
Akşam yemeğini yiyenler mayışmaya kıvrılıp uyuklamaya başlamıştık...Bizimkiler ne yaptı bilmiyorum ama deliksiz uyku çekmiştim...Sabah kalktığımda bazı bölgelerim tutulmuştu..Hafif hafif ısınma hareketleriyle vücudumu açıyor,esnetme,germeyle kendime geliyordum...
Meğer havuzda çalışan hepimiz akşamdan uyuya kalmışız...Sabahta sırayla erkenden hepimiz uyanmıştık...
-Hadi kimseyi uyandırmadan kahvaltımızı yapalım...Birimiz dişardaki masayı donatırken,diğerimiz çayı koydu.Tesisten suları doldurduk...Kurt gibi açıkmışız...Hiç şikayet etmeden ne bulduysak yedik....
Aletleri kapıp hemen havuza gittik...
Aaaaa...Havuz su dolmuş....
Eeeee -Şimdi ne yapacağız baba
Pompa akşam çalışmış ve hemen hemen çukuru suyla doldurmuştu..
-Ben kap getireyim boşaltalım bari diyerek Başar fırladı...
-Barışla ben de ne yapabiliriz diye düşünürken..
Barış
-Biz havuzu daha da büyütelim..
-İyi fikirdi toprak suyu eminceye kadar bizde boş durmayıp..Havuzu büyütmeye karar verdik...Boyunu 4 metreye çıkaracaktık...
Başar kaplarla geldi....Havuzun içindeki suyu yeni kazacağımız bölüme döktük...Orasıda yumuşasın istiyorduk...Ama çamur da olmamalıydı...
Bir yandan ara ara sularken dışarı attığımız toprağı da havuzun kenarlarına yığıp havuzu yükseltiyorduk..Kazarak derinleştirdikçe çıkan toprakla kenarları yükseltiyorduk...Aslında havuzun derinliği kenarlardan nerdeyse bir metreyi bulmak üzereydi...Biz bu yüksekliği tahmin etmemiştik...Fakat daha iyi olmuştu...
Toprağı kenarlara yığıncaya kadar dışırıdaki suladığımız alan suyu çekmiş nispeten yumuşamıştı...
Başladık yeni bölümü kazmaya...
Birkaç gün içinde kocaman bir çukurumuz olmuştu...üç metreye yedi metrelik bir alanı kazmıştık...Derinlik birbuçuk metreyi bulmuştu...Son iki metrelik bölümün derinliğini bir metrede bıraktık...İçerisi katlı olmuştu...Kenarlarındaki toprağı da iyice düzeltmiştik...Yerden 25-30 santim yukarı çıkmıştık..
Tahliye hortumunu da zeminle birlikte yerleştirdik...Böylece fazla dolan su bu tahliye borusundan tekrar denize salınacaktı..
Havuzun içini büyük ve kalınca naylonla kapladık..Böylece deniz suyu toprağa karışmayacaktı..Pompa çalıştıkça havuz hep dolu kalacak,,,Tahliyeden fazla su boşaltılacak ve devir daim olacaktı...
Tuzlu sulu doğal,harika bir havuzumuz olmuştu.
Sonunda havuzu tamamlamıştık.Pompanın hortumunu da yerleştirdik...Artık havuzun dolmasını bekliyorduk....

Tesisten de izlemeye gelenler oluyordu...Herkes merak ediyor ve geliyordu..Özellikle fırdöndümüz denizden harika görünüyordu.Çok dikkati çekmişti...Tekneler artık tesise geliyor ve insanlar bu fırdöndüyü ziyaret etmeye başlamışlardı...Fırdöndüye gelenler havuzu görünce iyice şaşırıyorlardı...
Bu gelenler tesis işletmesini de oldukça sevindirmeye başlamıştı...
Bizim Alman komşularımız ve oğlum Başar artık tercümanlık yapıyorlardı...
Facebook da paylaştığımız fotoğraflar arkadaşlarımızda da ilgi uyandırmıştı.Dostlar mesajlar yazıp ziyarete gelmek istiyorlardı...Özellikle şehirden kalmak istemeyenlerin ilgi odağı olmaya başlamıştık...

0 yorum:

Yorum Gönder